15 Temmuz, milletimizin birlik ve beraberlik ruhunu tüm dünyaya gösterdiği, demokrasiye olan inancını güçlendirdiği bir dönemeçtir.
Türkiye Düşünce Platformu 15.7.2016 tarihinde yapılan başarısız darbe girişimi ile ilgili olarak “15 Temmuz, Amerika’nın cehennemin milletin bağrında söndürüldüğü gündür” dedi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
15 Temmuz 2016 da, daha sonra FETÖ olarak tanımlanacak olan hain bir darbe girişiminde bulunuldu. TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, İçişleri Bakanlığı, MİT binası, Türksat, Borsa gibi kamu binaları vuruldu ve halkın üzerine karadan ve havadan ateş açıldı, bombalar atıldı.
Darbe girişimi sırasında 62’si polis, 5’i asker, 173’ü de sivil 240 kişi şehit oldu. Olaylarda bin 535 kişi yaralandı; darbecilerden 24’ü ölü, 50’si yaralı ele geçirildi.
Bu darbe girişimi sırasında Amerikan İncirlik üssü kullanıldı. Darbeciler, eğitilip donatıldıkları, desteklendikleri NATO üyesi ABD ve Avrupa ülkelerine kaçtılar ve o ülkeler tarafından himaye edildiler ve defalarca istenmesine rağmen de iade de edilmediler.
15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra açılan 100.000’in üzerindeki soruşturmanın ardından açılan 289 davada 210 emniyet mensubu, 6 bin 319 asker, bin 481 hakim-savcı ve 650 sivil gözaltına alındı, 990 kişi tutuklandı. İlk açılan davalardan bugüne kadar 2 bin 260’ı ömür boyu olmak üzere 3 bin 664 sanık hakkında mahkûmiyete hükmedildi. Sanıklardan 17’si 141 kez, 1’i 140 kez ağırlaştırılmış müebbette çarptırıldı. Bir sanık hakkında 137 kez ağırlaştırılmış müebbette karar veren mahkemeler, 31 sanık hakkında 4’er kez, 4 sanık hakkında 3’er kez, 2 sanık hakkında 28 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmetti. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar arasında eski 71 general, 813 subay, 172 astsubay, 49 uzman çavuş, 4 polis memuru da yer aldı. Eski 20 general, 396 subay, 117 astsubayın da aralarında bulunduğu sanıklardan bin 54’üne müebbet hapis cezası veren mahkemeler, bin 404 kişi hakkında 1 yıl 2 ay ila 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına hükmetti. 2020 başı itibarı ile devam eden ve yeni açılan soruşturma ve davalarda şüpheli ve sanık sayısı 199 bin 101. Cezaevlerinde 26 bin 998 FETÖ tutuklusu ve hükümlü bulunurken, halen sürdürülen 114 bin 683 soruşturma ve kovuşturma bulunuyor. 270 darbe davasında karar çıkarken, devam eden 30’a yakın darbe davasının da 2020’de tamamlanması bekleniyor.
Henüz daha kendini gizleyen ülke içinde çok sayıda kripto FETÖ’cü bulunuyor ve hala yeni yeni bilgilere ulaşılarak operasyon yapılıyor. Yurt dışına kaçan binlerce FETÖ’cü orada, himayesine sığındıkları yabancı istihbarat örgütlerinin Türkiye’ye karşı 6. Kol faaliyetlerinin bir parçası olarak, sosyal Media üzerinden Türkiye’de ve Türkiye’ye karşı faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Bir yandan 28 davası ile ilgili süreç devam ederken öte yandan 15 Temmuzu tartışırken, hala bazı kişi, gurup, örgütlerin üzerine gidil(e)memesi düşündürücüdür. 15 Temmuz gecesi, gün ağarana kadar ortalıkta gözükmeyen politikacılar neredeydiler. Üst bürokrasi neredeydi. Onların aileleri neredeydi. FETÖ darbesi başarılı olsaydı, siyaset ve bürokraside ataması yapılacak isimler kimlerdi. İlk Bakanlar Kurulu nasıl oluşacaktı. Bu işin Sermaye, siyaset, bürokrasi, Media, Finans, Diplomasi Akademi, Sanat ayağında kimler vardı. İlk tutuklanacak, gözaltına alınacaklar kimlerdi ve hakkında nasıl bir suçlama yapılacaktı. O yargılamayı yapacak yargıçlar kimler olacaktı? Bu işin Türkiye dışındaki yapısında kimler vardı. O gün kimler ABD’de idi, yurt dışında kimler kimlerle beraberdi. Gülenin gelişi için nasıl bir hazırlık yapılmıştı. Hangi afişler hazırlanmıştı? Karşılamada kimler olacaktı.
FETÖ darbeyi başarsaydı, ilk icraatları ne olacaktı ve bu işin uluslararası ayağında hangi ülkeler, örgütler, kişiler ve kuruluşlar vardı? Cevabını arayan o kadar çok soru var ki? En önemli soru şu: Hala idare içinde bu süreci engelleyen, saptıran, hala, dün olduğu gibi bugün de, bu ihanet çetelerini himaye eden ve yönetenler kimler? Söz konusu olan bir darbe ise, yarım bırakılan bir iş sonunda döner ve o işi yarım bırakanı vurur! 15 Temmuz bir uyanış, toplum olarak aramızdaki kavgaların sona erdirilebilmesi için bir uyarı olması gerekir. Birileri bu ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinde kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor. Buna izin vermemeliyiz. Farklılıklarımız çatışmaya sebep değil, zenginliğimiz olmalı. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamanın şartı, adalet, barış ve hürriyet olmalı. Herkesin malı, canı, namusu, aklı, inancı ve nesli güvende olsun diye bir araya gelmek zorundayız. Dini, mezhebi, etnik, ideolojik ve politik farklılıklarımıza rağmen, adalet, barış ve hürriyet temelinde birlikte bir zafer kazanmalıyız. Çünkü birbirimize rağmen, birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok. Bir erdemliler toplumu olarak paylaşmayı öğrenmeliyiz. Zira kederler paylaşıldıkça azalır ve mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır.
Allah bizi tearüf edelim/bilişelim diye parmak uçlarımızdaki farklılıklar gibi farklı yarattı. Kula kulluk olmasın. Taife giden peygamber gibi “El emin” olalım. Bu herkes için en iyi olandır.
Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm teklifi bizim teklifimiz olmayacaktır.
15 Temmuz şehitlerini ve gazilerini, o günün haksızlığa karşı direnen kahramanları rahmetle ve şükranla anıyoruz: Ya Rab! Bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.